kardeşler

Bunu yazacağım aklıma gelmezdi ama hafta sonu olsun istemiyorum. Büyük kız kreşe başladı malum. Hafta sonu olunca evde oluyor tüm gün. Ve avazı çıktığı kadar bağırarak hayatını sürdürüyor. Sürekli ama. Bebeklerine okuldaki arkadaşlarının isimlerini verdi. Sürekli okulda geçen olayları evde oyun gibi oynuyor. Kabul ediyorum bu tiyatroyu gizli gizli izlemek hem çok keyifli hem de komik. Ama bir yerden sonra insanın sigortaları gevşiyor. O yüzden büyük kızı hafta sonu için anneannesine bıraktık. O da illallah dedi ikinci gün. Ertesi gün için "aman saat 12'yi geçirmeyin, gelin kızı alın, benim bir işim var" diyerek arazi oldu. 

Öğretmeni sınıfta yüksek sesle konuşuyor. O da onu her yerde taklit ediyor. İşin kötüsü küçük kız da büyük kızı taklit ediyor. Evde de olanlar bize oluyor. Millette pazartesi sendromu olur bizde cumartesi sendromu oluyor. İlk kez geçen gün bir oyuncak için yer yerinden oynadı. Büyük avazı çıktığı kadar bağırıp oyuncağı küçüğün elinden aldı. Küçük ise daha iki yaşında yok ama küçük enişte formatında kavgaya dahil oldu. Onları böyle görmek hem beni çok üzüyor hem de yavaş yavaş birbirlerine alışacaklar diyorum. Tutumlarımızdan dolayı ikisinin ayrı ayrı psikolojilerine ve birbirleriyle olan ilişkilerine zarar vermek istemiyorum. Bunun için Kardeş Rekabeti kitabına başladım. Ama bazen "bu  kadar ince düşünme kızım, anamız babamız bize neler yaptı psikolojimiz mi bozuldu, sonunda hayatta kalmayı başaracaklar, belki bundan dan farklı dersler çıkaracaklar" diyorum.

Güzel haber ise Aletha Solter'in dediği gibi çocuklar ağladıktan sonra tüm streslerini boşalttıkları için pamuk gibi oluyorlar.  Öfke patlaması, bağırmalar, hıçkırarak ağlamalar fırtına sonrası sessizliği getiriyor. Büyük kız ağladıktan sonra daha uyumlu, duygulu ve empati sahibi oluyor. Oluyor da ben kendi modumu hemen toparlayamıyorum. Öncelikle buna alışmalı, bu durumun hep böyle olacağını düşünmemeliyim. Annelikte en önemli şey, çocukların ilelebet böyle kalmayacaklarını ve sürekli bir değişim içinde olduklarını unutmamaktır. Annelik içgüdülerimi, tutumlarımı, önceliklerimi, kaygılarımı, sınırlarımı ve psikolojimi tekrar gözden geçirmeye ihtiyacım var. 

Bunları çocuklar büyüdükçe hep kendime soruyorum: 

- Nasıl çocuklar, nasıl bir anne, nasıl bir aile?
- Çocuklar mutlu mu? Biz huzurlu muyuz?
- Tutarlı mıyız?
- Kendim içine neler yapıyorum? Çocuklardan ayrı bir hayatımız da var mı?
- Çocuklar için yapmamız gerekenleri yapıyor muyuz? Gözden kaçırdıklarımız var mı?
.
.
.
Çocuklar büyüdükçe çıkan krizler de giderek çetrefilleşiyor. Kendime çocukların her bir davranış şekline göre davranış kalıbı geliştirmeliyim. Acı yok Rocky!!