22-28 Ekim için Haftanın Notları
Hızlı rölantide geçen haftalardan biri... Soğuk kendini göstermeye başlıyor. Jeotermal kasım ayında yanmaya başlayacağı için güneş gören arka odada oturuyoruz ailece. Tek göz odada... Egeye yerleşmek isteyenler, hu hu... Burda öyle kalorifer yansın, ben yan gelip yatayım olayı yok. Çoğu ev soba ya da klimayla ısınıyor. Şanslıysanız bizim gibi, jeotermaliniz varsa ucuz ve sağlıklı ısınmanın keyfini sürersiniz ama onun da bir bedeli var. Kasımdan önce soğuklar bastırırsa geçici ısınma çözümlerine katlanmak zorunda kalırsınız. Ben çok şikayetçi değilim. Daha samimi bir aile ortamı oluyor geceleri. Gündüz zaten sıcaklık 20 derece, evde salon hariç isteğin yer senin...
Tabi bu durumda kendine zaman ayırma biraz hayal oldu. Soğuktan insanın ne yataktan kalkası geliyor ne de kitap okuyası... Çocukluğumu hatırladım. O zaman yine burda sadece salonda soba yakardık. Akşamları iliğimize kadar ısınır, sabahları ise elektrikli soba karşısında büzülerek kahvaltı yapar, üstümüzü giyinirdik. Neyseki şimdi sabah saat 7'de kalkma zorunluluğumuz yok. Gerçi sabah sekizde kızı kreşe götürmek için kahvaltı hazırlamaya başlıyoruz ama bugünler o günlerle kıyas kabul etmez. İki çocuktan sonra zaten insanda uyku keyfi kalmıyor, hele bir de emzirmişseniz artık onların emrine amade hayat başlamış, bitmeyen 5 dakika daha yatayım silsileleri bitmiş demektir. Hayat işbaşa düştü hadi kalk zamanıdır.
Bu haftadan bize kalanlar: bol döklümlü odalar ve yine haftanın değişmez kaderi ağzına kadar dolu çamaşır sepeti... 2 çocuk olunca evin nasıl dağıldığı anlaşılmıyor. Düşman hattına sızan askerler gibi her biri bir taraftan dağıtmaya başlıyor, anlamadan bir saat içinde bozguna uğruyorsunuz resmen. Çamaşırların katlı kalması imkansız bizim evde. Küçüğün çekmecelere boyu yetişiyor, o ordan başlıyorsa büyük daha büyük işler peşinde oluyor. Onu ancak elbise dolabı kesiyor. Günün sonunda tekrar dağılacağını bile bile onca çamaşırı katlamak insanın hayatla bağını kesen bir işkence gibi... Ben de çareyi büyüğün kreş kıyafetlerini ayırdıktan sonra kalanları öbek halinde çekmece ve raflara yerleştirmede buluyorum. Böylece hem tekrar dağılırsa sinir harbi yaşamıyor hem de hayatımı köle isaura formatına sokmuyorum. Herşeye yetişmeye çalışan anneler hayatı ıskalayan annelerdir bence. Onlardan ne kendilerine ne de çocuklarına fayda vardır. Yaz bunu bir kenara cicim:)